5.
BÖLÜM-5 ÖZETİ-
46-İLE 67. SAYFALAR
ARASI
ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
**** Öğrenmeyi Dolaylı
Etkileyen Faktörler
Öğrenmeyi dolaylı etkileyen faktörler, öğreten (öğretmen) ve öğrenme ortamıdır. Öğrenme,bir öğrenen ve bir öğreten arasında ya da bir
sınıf ortamında gerçekleşiyor ise öğreten (öğretmen) faktörü ortaya çıkar.
***** Bunun yanında
öğrenmeyi dolaylı olarak etkileyen öğrenme
ortamı, psikolojik ortam ve fiziksel ortam olarak genelde
ikiye ayrılır.
*** Psikolojik
ortam, en genel anlamı ile öğrenme
için uygun kişiler arası ilişkilerin olup olmadığını anlatır. Bir sınıfta bu, sınıfın iklimi ya da sınıfın
havasıdır.
*** Öğrenme
ortamı, ortamda bulunan tüm bireylerin (öğrenen-öğreten) tutumlarını,
becerilerini ve ilişkilerini
yansıtır. Daha geniş olarak ele alındığında bu aynı zamanda veli- okul,
veli-öğretmen, okul- öğretmen,
okul-öğrenci, öğrenci öğretmen, öğrenci-veli ilişkilerinden etkilenir ve
bunları etkiler. Sınıf içerisinde
olumlu psikolojik havayı oluşturanve sürdüren kişi öğretendir (öğretmen).
Fiziksel ortam ise öğrenmenin
gerçekleşmesini sağlayan uygun çevresel koşulları anlatmak için kullanılır.
Isı, ışık, koku, gürültü, temizlik
durumu; estetik özellikler gibi.
*** Öğrenmeyi Doğrudan Etkileyen Faktörler
Öğrenmeyi doğrudan etkileyen faktörler ise 3 gruba
ayrılarak incelenebilir:
1. Öğrenmeyi etkileyen
öğrenenden kaynaklı faktörler.
2. Öğrenmeyi etkileyen
öğrenme malzemesinden kaynaklı
faktörler.
3. Öğrenmeyi etkileyen öğrenme yönteminden kaynaklı
faktörler.
1. Öğrenmeyi Etkileyen Öğrenenden Kaynaklı Faktörler:
A) Türe Özgü Hazır Oluş:Aynı durumla karşılaşan bir
türün tüm üyelerinin otomatik olarak gösterdiği ve nispeten sabitleşmiş davranışlara “türe özgü davranışlar” denilir.
B) Olgunlaşma: “Olgunlaşma, yaşa bağlı
olarak genetik olarakprogramlanmış değişimlerin ortaya
çıkma sürecidir.” Algısal gelişim, bilişsel gelişim ve dilgelişimi
incelendiğinde çocukların belirli
yaş dönemlerinde belirli öğrenmelere kendiliğinden hazır hâle geldiği
görülmektedir.
Olgunlaşma aynı zamanda yaş ve zekâ ile
ilişkilidir.
1. Yaş: Yaşla birlikte öğrenme düzeyinde
farklılıklar ortaya çıkar. İyi bir öğrenmenin
olabilmesi için organizmanın davranışı öğrenebileceği yaşa gelmesi gerekir.
2- Zekâ: Zekâ; yeni bir bilgiyi
öğrenebilmek, karşılaşılan problemleri çözebilmek, olaylar ve konularla ilgili akıl yürütebilmek, gözle görünmeyen konular hakkında düşünebilmek gibi becerileri kapsar.
C)
Genel Uyarılmışlık Hâli ve Kaygı:
1. Genel Uyarılmışlık Hâli: Bireyin dışarıdan gelen
uyarıcıları alma derecesidir. Bir öğrenmenin olabilmesi için bireyin uygun uyarılmışlık düzeyine
gelmesi gereklidir. Bireyin dışarıdan çok az uyarıcı alması ve
uyarıcılara kapalı olması (ör.: uyku hâli) uyarılmışlık düzeyinin düşük, çok fazla uyarıcı alması (ör.: panik hâli)
uyarılmışlık düzeyinin yüksek olduğu anlamına
gelir. Her iki durum
da öğrenmeyi zorlaştırır. İyi bir öğrenme
için orta düzeyde
bir uyarılmışlık hâli
gerekmektedir.
2. Kaygı: Kaygı, nedeni belli olmayan
korku ya da sürekli kötü bir şey olacağına dair hissin baskın olduğu
psikolojik durum olarak
tanımlanır. Genel uyarılmışlık hâli için geçerli
olan durum, kaygı için de geçerlidir. Orta düzeyde
bir kaygı duymak öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır.
*** Morgan’a göre akademik yeteneği çok yüksek ya da çok düşük olan öğrencilerde kaygı durumu fazla etkili olmamaktadır.
D) Eski Yaşantıların Aktarılması: Öğrenmenin
gerçekleşmesinde, yeni bir bilginin ya da
yeni bir becerinin öğrenilmesi, büyük oranda öğrenilecek bu yeni bilgi veya
beceriyle ilgili olan ön (eski)
yaşantılara bağlıdır. Çünkü her
yeni öğrenme eski öğrenmenin üzerine kurulur.
Buna öğrenmede “aktarım”
veya “transferans” denir.
1. Olumlu Aktarma: Bisiklet kullanmayı bilen
birinin motosiklet kullanmayı kolay öğrenmesi.
2.
Olumsuz Aktarma: İki parmak daktilo kullanan
bireyin 10 parmak daktilo kullanırken
zorlanması.Q
klavye kullanan bireyin F klavyeyi öğrenmede zorlanması gibi. Olumsuz
transferle ilişkili olan bir diğer kavram
da “ket vurmadır”.
**** Ket
vurma, öğrenilmiş bir malzemenin hatırlanması sırasında ortaya çıkan bozucu etkiye denir.
**** İleriye
ket vurma, öğrenilmiş iki malzemeden daha önce öğrenilenin daha sonra (daha yeni olan) öğrenilmiş olanı
hatırlamayı engellemesiya da bozmasıdır.Örneğin, cep telefon numarasını değiştiren birinin numarası sorulduğunda eski numarasını söylemesi.
*** Geriye ket vurma, yeni öğrenilmiş olan bir malzemenin önceden (eski) öğrenilmiş olan
bir malzemenin hatırlanmasını
engellemesi veya bozmasıdır. Örneğin
Almanca bilen bir kişinin İngilizce öğrenmeye
başlayınca ,Almanca kelimelerin anlamını unutması.
Solomon ve Perkins, alt
düzey ve üst düzey aktarım kavramlarından söz etmektedir.Alt düzey transferans, spontane (kendiliğinden) veya
otomatik olarak gelişmiş ve iyice yerleşmiş becerileri anlatır. Daha önce denenmiş eylem ve becerilerde
gerçekleşir. Bir arabayı kullanmayı öğrenen kişinin diğer arabaları da kullanabilmesi.
Üst düzey transferans, soyut ve zihinseldir: “Öğrenciler bir kuralı,
ilkeyi, ilk örneği,
şemayı vb. öğrendiklerinde ve bu öğrendiklerini daha genel bir şekilde kullandıklarında oluşur.
Güdü (Motivasyon): İstekleri, arzuları, gereksinimleri, dürtüleri ve ilgileri
kapsayan genel bir ifadedir. Güdüler, organizmayı uyarır ve harekete
geçirirken organizmayı belirli bir amaca doğru yönlendirir.
** Açlık, susuzluk, uyku, cinsellik gibi fizyolojik kökenli
güdülere “dürtü” adı verilir.
** Başarı,
sevgi, sosyal onay, statü gibi daha karmaşık
olanlarına “gereksinim (ihtiyaç)” denilmektedir.. Bu durum güdülerin döngüsel olduğuna işaret etmektedir.
Güdülemede 4 önemli kavram dikkat
çeker:
1. İhtiyaçlar (fizyolojik ve psikolojik sağlık
için gerekli olanlar),
2. Değerler (bireyin kendisi için
faydalı gördüğü ve elde etmeye çalıştığı).
3. Amaçlar veya niyetler (davranışın amacı
veya niyetin ne olduğu),
4. Duygular (Güdü, bir amaca veya değere ulaşmak
için duyulan bir istek).
*** Güdüler içsel veya dışsal
kaynaklı olabilir. İçsel güdülenmede bireyi harekete geçiren
durum, kendi
içsel ödüllendirme sistemine bağlıdır. Bunlar; açlık, susuzluk gibi fizyolojik
dürtüler ya da merak, ilgi, başarma
gibi sosyal güdüler olabilir. Evden okula giderken veya okuldan eve gelirken
bir çocuğun otobüste devamlı kitap okuması
gibi.
*** Dışsal Güdülenme “Bireyleri öğrenme sırasında dışsal olarak etkileyen
nedenlerdir. Örneğin, öğrencilerin öğretmenleri ya da ebeveynlerini mutlu etmek ya da üzmemek
için ya da ödül almak için başarılı
olmak istemelerine denir.”
E) Dikkat: Dikkat, kişinin amaçlarına ulaşabilmesi ve bilişsel
süreçleri harekete geçirip
sürdürmesi için harcadığı sınırlı
insan kaynağıdır. Aynı zamanda dikkat, bilincin belli bir noktada toplanması hâlidir. Dikkat,
insanların algısı ve öğrenmesi üzerinde etkilidir. Bu nedenle öğrenme için gerekli
bir ön koşuldur.
Öğrenmeye Ayrılan Zaman: Öğrencilerin öğrenme için ayırdıkları zaman, bireysel farklılık
gösteren ve öğrenmeyi
etkileyen önemli bir faktördür. Öğrenciler “aralıklı çalışma” ya da “toplu
çalışma” stratejilerini kullanırlar.
*** Aralıklı çalışma, günde birkaç saat
veya haftada birkaç saat gibi programlar yaparak öğrencinin öğrenme malzemesini (konu, ders, kitap
vb.) sistematik bir biçimde tekrar etmesi yani
çalışmasıdır.
*** Toplu
çalışma, öğrenme malzemesini (konu, ders, kitap vb.) sadece sınav zamanı
“sıkışık” bir şekilde çalışan öğrenme
stratejisini anlatır. Bu öğrenciler bir dönem veya bir yıl öğrenme malzemesiyle
ilgilenmezler, sınav gününden önceki gece “sabahlayarak” sınava hazırlanırlar.
A) Öğrenilen Konunun Yapısı: Her öğrenme
malzemesinin (konu, ders, kitap vb.) kendine
özgü bir yapısı vardır. Öğrenme malzemesinin yapısına göre “parçalara bölerek çalışma”
ve “bütün hâlinde çalışma”
olarak ikiye ayrılabilir.
B) Parçalara bölerek öğrenme: Genel olarak eğitim sistemleri parçalara bölerek öğrenmenin üstün olduğu bazı durumlardan söz etmektedir. Bunlardan biri, bütünü parçalara ayırmanın kolay olması. Örneğin yabancı dildeki kelimelerin
öğrenilmesi; bazı boks, golf gibi spor becerilerinin öğrenilmesi gibi.
C) Öğrencinin Aktif Katılımı: Burada öğrencinin öğrenme
malzemesi karşısındaki duruşundan,
öğrenme malzemesi ile ne kadar haşır neşir olduğundan söz edilmektedir. Öğrencinin bir öğrenme durumunda “pasif”
olmasından “aktif” olmasına doğru giden süreç
dinleme-okuma-yazma-anlatma şeklinde oluşmaktadır. Bunlar kısaca;
1. Not tutma,
2. Önemli yerlerin altını
çizme,
3. Gözden geçirme,
4. Ana hatları çıkarma,
5. Ana fikri çıkarma,
6. Grafik veya şema çizme,
7. Örnekleri yazma,
8. Yüksek sesletekrar yapma,
9. Başkasına anlatma
şeklinde ifade edilebilir.
D) Geri Bildirim: İyi bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için öğrencinin öğrenip
öğrenmediği ya da ne kadar
öğrendiği ile ilgili olarak bilgilendirilmesidir.
Geri bildirimin (dönüt) öğrenen
açısından yararları şöyle
sıralanabilir:
1. Ön bilgilerinin doğruluğunu test etmiş olur.
2. Aktarmayla yeni yapılandırdığı bilgilerin geçerliğine ilişkin
bilgi edinir.
3. Konuya ilişkin
mevcut anlayışını detaylandırmasına yardımcı olur.
4. Yeterliliğine ilişkin
bilgi verir.
5. İçsel motivasyonu artırır.
3. Öğrenmeyi
Etkileyen Öğrenilecek Malzeme
ile İlgili Faktörler
A) Algısal Ayırt Edilebilirlik: Genellikle
etrafındaki malzemeden kolay ayırt edilebilenler çabuk öğrenilir. Örneğin
herkesin siyah takım elbise giydiği bir davette bir kişinin beyaz takım elbise giymesi
gibi. Burada önemli olan kavram, dikkattir
B) Anlamsal Çağrışım: Öğrenilmesi istenen bir konu, bir kavram; bireyin
önceki bilgi birikimleriyle ve/veya geçmiş
yaşantılarıyla ne kadar ilişkili ise öğrenme o kadar kolay olmaktadır.Bir kelime söylendiğinde öğrencinin aklına, geçmiş öğrenmeleri ya da yaşantısıyla ilişkili diğer kelimeler
gelebilmektedir.
C)
Kavramsal Gruplandırma:
1. Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı,
2. Felsefe
açısından kavramın ”Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve onları bir ortak ad altında toplayan
genel tasarım.”, olarak tanımlandığı görülmektedir. Bu durumda “gemi” kavramını tanımlarken onu diğer taşıtlardan,
ayrıca suda giden diğer taşıtlardan ayıran özelliklerini ve türlerini
sınıflandırarak tanımlamak gerekir
**** Öğrenme stratejilerine atfedilen değerin artmasının nedenleri:
a)
Öğrencinin öğrenme sürecindeki rolü,
b)
Yaşam boyu öğrenme
gereksinimi,
c)
Öğrenme stratejilerinin öğrenme
ürünleri üzerindeki etkisi
olarak sayılabilir.
a)
Öğrencinin öğrenme sürecindeki rolü:
ü Öğrenci, öğrenme
sürecinde etkin rolü olan, bilgiyi
kendine özgü biçimde
örgütleyip işleyerek edinen
bir ögedir.
ü Öğrenmenin gerçekleşmesi, büyük ölçüde öğrencinin uygun öğrenme stratejisini kullanmasına bağlıdır.
b) Yaşam boyu öğrenme gereksinimi:
ü
Eğitim kurumlarının en önemli hedefi:
ü “Öğrenmeyi öğretme” olarak ifade edilmektedir.
c)
Öğrenme stratejilerinin öğrenme
ürünleri üzerindeki etkisi:
ü Akademik başarı
ü Duyuşsal öğrenme
ürünleri (tutum, güdü, benlik algısı)
Öğrenme güçlüğü
yaşayan öğrenciler;
a) Öğrenme stratejilerini kendi kendilerine geliştirmede yetersiz kalırlar.
b) Öğrenme stratejilerini farklı bağlamlardaki işlere
uygulamada güçlük çekerler.
c) Öğrenme stratejilerini kendiliğinden kullanamazlar.
d) Kullandıkları stratejinin etkisiz olduğunu fark edipdeğiştiremezler.
e) Daha karmaşık stratejiler
kullanarak öğrenme çabalarının etkililiğini en üst düzeye çıkarabileceklerine inanmazlar.
Öğretim Stratejileri
1-SUNUŞ YOLUYLA ÖĞRETİM–ANLAMLI ÖĞRENME (AUSUBEL)
Temel Özellikleri: Öğretmen merkezli bir stratejidir. Sunuş yoluyla öğretimin temel aldığı yöntem tümdengelim
(bütünden parçaya, genelden özele) yöntemidir. İçerik, öğretmen tarafından anlamlı
bir yapı bütünlüğüne getirilerek genelden özele
doğru hiyerarşik bir sıra ile sunulur.
Kavramların ve soyut konuların öğrenimini
sağladığı için daha çok ilköğretim 5. sınıftan
itibaren kullanılır. Sunuş yoluyla
öğretimde konular işlenirken ardışıklık, aşamalılık,
bilinenden bilinmeyene ilkelerine uygun hareket edilir.
Uygulama aşamaları:
1. Ön organize ediciler
kullanılır (Öğrenci öğrenmeye hazır
hâle getirilir.). 2.Konu
tümdengelim yöntemiyle sunulur (Kavram,
ilke, bilgi birimi sunulur.). 3.Farklı örnekler
sunularak ilke ve kavramlar ile öğrencilerin bilişsel
süreçleri aktifhâle getirilir.
4.Sunulan bilgiler özetlenir.
Dikkat !!! Sunuş
yolu öğrenmede öğretmen
– öğrenci etkileşimi yoğundur çünkü bu stratejide anlatımın
yanında soru – cevap, tartışma
teknikleri de kullanılır. Öğrenci aktivitesidüşüktür.
Yararları:
** Kısa sürede çok bilgi aktarılır. Zamanın kısıtlı olduğu
durumlarda kullanılır.
** Kalabalık sınıflar için idealdir. Zor, soyut ve karmaşık konuların öğretiminde kullanılır.
***Öğrencilerin ön bilgileri
yeterli olmadığı durumlarda etkili olur.
** Dersin girişinde, özetlenmesinde, tekrarında kullanılır.
Sınırlılıkları:
----Sadece bilgi düzeyinde hedeflerin öğretiminde kullanılır.
----Üst düzey hedeflerde kullanılmaz.Öğrenci aktivitesi düşüktür.
---Ezber öğrenmeler gerçekleşebilir.
Sıkıcı olabilir
---Öğrencilerden dönüt almak zor olduğundan hataların
düzeltilmesine imkân olmayabilir.
2. BULUŞ YOLUYLA
ÖĞRETİM – ÖRNEK KURAL (BRUNER)
Temel Özellikleri: Bruner’e göre öğrenci, bilgiye kendisi
ulaşmalı ve bilgiyi
keşfetmelidir. Bu yaklaşımın öğretim sürecinin merkezinde öğrenci vardır, kural ya da
bilgi yapısını keşfeden öğrencidir. Öğrenci
örnekleri inceler, deney yapar; ilke, tanım
ve genellemelere kendisi ulaşır.
Tümevarım yöntemi kullanılır. Tümevarım yöntemi, olay veolgulardan
hareket ederek sonuca ulaşma yoludur.
Bu yaklaşımda
öğrenciyi buluşa götürmede sorular ve örneklerden yararlanılır.
Öğretmen gerektiğinde ipucu ve dönütler verir.
Öğretmen öğrencilerin merak duygusunuuyandıracak bir problemle derse başlar. Bu yaklaşım; belli bir problemle ilgili
verileri toplayıp analiz ederek sonuca ulaşmayı sağlayan, öğrenci etkinliğine dayalı, güdüleyici bir yaklaşımdır.
*** Bu yaklaşımın en önemli özelliği öğrencinin öğrenme güdüsünü
artırmasıdır.
** Buluş yoluyla öğretimde
öğretmenin görevi sunmak değil, daha çok öğrencilere bilgileri
buldurmaktır. Diğer bir ifadeyle öğrenciye rehberlik ederek, onu
yönlendirerek ve ona deneyimler yaşatarak
onun bilgilere, genellemelere ve ilkelere ulaşmasına yardım etmektir. Öğretmen dersin başında
çözümü ya da sonucu vermez.
Çözüme ya da sonucagiden öğrencidir.
Uygulama Aşamaları:
1.Öğretmenin
örnekleri sunması 2.Öğrencilerin
örnekleri açıklaması 3.Öğretmenin ek örnekler vermesi
4.Öğrencilerin ek örnekleri açıklaması
5.Öğretmenin örnekleri ve zıt örnekleri (örnek olmayan
durumları) vermesi6 6.Öğrencilerin bu zıt örneklerle karşılaştırma yapması
7.Öğretmenin öğrencilerin
belirlediği ilkeleri ve özellikleri açıklaması, tamamlaması 8.Öğrencilerin ilke ve genellemelere ulaşması ve tanımı
yapması
9.Öğrencilerin ek örnekler
vermesi
Yararları:
***Yaparak yaşayarak
öğrenmeyi sağladığından kalıcı öğrenmeyi sağlar. Üst düzey düşünme becerilerini geliştirir. Kavrama ve üstü
hedef düzeyleri için uygundur.
Sınırlılıkları:
-Zaman alır. -Maliyeti
yüksektir. -Ön bilgiler
yoksa amacına ulaşmaz.
-Karmaşık bazı konularda sonuca ulaşmayabilir. Olgu öğretiminde etkili değildir.
3.ARAŞTIRMA-İNCELEME YOLUYLA
ÖĞRETİM STRATEJİSİ (J. DEWEY)
Öğrenci merkezli
bir stratejidir. Öğrenci etkinliklerine dayalı bir problem çözme sürecidir. Öğretmenin görevi: Uygun
araştırma problemlerini belirlemektir.
Bu problemler;1-Gerçek hayatta karşılaşılabilecek problemler olmalı,
2. Merak uyandırmalı.3.Birden çok çözümü olmalıdır.Tümevarım ve tümdengelim yöntemleri kullanılır. Buluş yoluyla öğretim stratejisindeolduğu gibi
öğretmen bir yol gösterici, gerektiğinde yönlendirici bir rehber konumundadır.Bu strateji, öğrencinin
problem çözme becerisini kullanarak bilimsel yöntem sürecini izlemesi
gerekir. Bu stratejide öğretim,
öğrenci etkinliklerine dayalı bir problem çözme sürecidir. Amaç, içeriğin aktarılması değil,
öğrencilerin araştırma ve problem çözmeyönteminin farkında olması ve onu
gerektiğinde kullanmasıdır.Bu stratejinin kullanabilmesi
için konunun hedef-davranış boyutu en az uygulama
vedaha üst düzeyde olmalıdır. Dolayısıyla üst düzeyli zihinsel süreçlerin (uygulama,
analiz, sentez) geliştirilmesinde en etkili stratejilerden birisidir. Bu
strateji sadece sınıf içerisinde
değil aynı zamanda laboratuvar, atölye ve okul dışı doğal ortamlarda kullanılabilir.Stratejinin Uygulanması:
· Problemi hissetme
·
Problemi tanımlama
·
Problemle ilgili bilgilerin toplanması
·
Problemle ilgili hipotezler kurma
· Veri toplama (problemin çözümü
için)
·
Hipotezleri test etme (Doğru-yanlış)
·
Problemin çözümü
·
Sonucu raporlaştırma
Yararları:
Öğrencilerin bilimsel, problem çözme, yaratıcı, eleştirel gibi üst düzey
düşünme becerisini kazanmalarını
sağlar, Üst düzey hedeflerde kullanılır. İletişim, sorumlukalma, kaynaklara
ulaşma becerisi kazandırır.
Sınırlılıkları:
Maliyeti yüksek, zaman alır, kalabalık sınıflarda uygulanması zor, ön koşul
öğrenmeleri eksik olan öğrencilerde
uygulanması zor, her yaş ve her hedef düzeyi içinuygun değildir; öğretmen sınıf yönetiminde zorluk yaşayabilir.
4.TAM ÖĞRENME STRATEJİSİ (YAKLAŞIMI) ( BLOOM)
Temel Özellikleri:
****** Bilgi birimleri
ünitelere ayrılmıştır ve bir ünite tam olarak öğrenilmeden diğerine geçilmez.
1.
Tam öğrenme modeli,
her okulda ve sınıfta hızlı öğrenen ve öğrenemeyen öğrencilerin bulunduğunu; her öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyine göre öğretimin yapılmasını, her öğrenciye ihtiyacı olan ek öğretim zamanı ve nitelikli öğretme hizmeti (ipucu, katılım, pekiştireç, dönüt) sağlanırsa her öğrencinin öğrenebileceğini ve
okulda tüm öğrencilerin başarılı olacağını savunur.
“Öğrenemeyen öğrenci
yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır.”
2.Değiştirilmez
Özellikler: zekâ,
genel yetenek, öğrencilerin kişilik özellikleri, ailenin sosyal.ekonomik statüsü.
****Değiştirilen Özellikler: ön öğrenmeler, derse karşı ilgi, tutum,
başarı inancı, ipucu,pekiştireç, katılımı,
dönüt, araç gereç ve zaman.
3.
Her ünite sonunda
izleme testi (formatif) uygulanır.
4.
Bloom eğitimdeki normal dağılım eğrisini
reddeder, sola çarpık bir grafik oluşmasını
kabul eder. %90’‘ın dışında kalan
öğrencilerin de önemsenmesi gerektiğini, onların
da tam öğrenmelerinin sağlanması gerektiğini savunur. Bu bağlamda öğretmene büyük görev
düşmektedir (%95-100’ü amaçlar).
5.
Tam öğrenmenin 3 ögesi (değişkeni) vardır:
öğrenci nitelikleri, öğretim hizmetinin niteliği, öğrenme ürünleri.
belirlenmesi (%70)
Tam Öğrenme Yaklaşımının Uygulama Basamakları:
1. Öğrenme birimlerinin üniteler şeklinde belirlenmesi.
2. Ünitenin hedef-davranışlarının belirlenmesi, ulaşılacak hedef-davranış standardının
3. Ön koşul öğrenme düzeyinin belirlenmesi, varsa ön koşul öğrenmelerdeki
eksikliklerin giderilmesi
4. Öğretim ünitesinin işlenmesine geçilmesi (Etkinlikler düzenlenir.)
5. Ünite ya da konunun
öğretimi bittikten sonra izlemeye dönük değerlendirmenin (ünite, izleme
testi) yapılması (formatif değerlendirme)
5.a) İstenilen öğrenme standardına (%70) ulaşmayan öğrenciler için tamamlayıcı ek öğretim etkinliklerinin yürütülmesi
5.b)Öğrenme düzeyi iyi olan öğrenciler için zenginleştirilmiş öğretim
etkinlikleri
Düzenleme.
7. Sınıftaki tüm öğrencilerin istenen
öğrenme standardına ulaşmasından sonra bir
sonraki üniteye geçilmesi.
8. Birkaç ünite
işlendikten sonra summatif
değerlendirme yapılması, öğrencilerin öğrenme düzeyinin
belirlenmesi.
Tamamlayıcı Öğretim
Etkinlikleri:
à Öğretmen veya özel öğretici
tarafından bire bir eğitim (özel ders), küçük gruplarla öğretim; okulda, evde ek öğretim (ödev)
à Programlı
öğretim, tekrar (farklı yöntem ve tekniklerle) kaynak ve yardımcı
kitaplarla öğretim
à Eğitsel oyunlarla öğretim, bilgisayarlı öğretim.
NOT:Tam öğrenmenin giriş (öğrenci niteliği) ve gelişme (öğretim
hizmetinin niteliği)kısmı bağımsız
değişken,sonuç (öğrenme ürünleri) kısmı bağımlı değişken
olarak adlandırılmaktadır.
1. Öğrenci Niteliği: Öğrencinin sürecin başında
taşıması gereken özelliklerdir.
a) Bilişsel Giriş Davranışları:
Daha önce öğrenilmesi gereken;
*Bilgi, beceri ve yetenekler
*Ön koşul bilgiler
*Sözel ve işitsel yetenekler
*Okuduğunu anlama
*Dinleme becerisi
*Problem çözme becerisi
b) Duyuşsal Giriş Davranışları:
Öğrencinin öğrenme ünitesine karşı;*İlgisi *Tutumu *Akademik
öz güveni (benlik)
2. Öğretim Hizmetinin Niteliği:
a) İpucu: Öğrenciyi harekete geçiren, istenilen davranışın yapılmasına yardımcı
olan mesajlardır. Bir sınıfta
hedef davranışları kazandırmada kullanılan her türlü ileti ipucudur.
Hedefe ulaşmada yol gösterir.
b) Öğrenci Katılımı: Öğretmen sınıf içi öğretim etkinliklerini düzenlemede öğrencileri
aktif kılmak ve öğretim merkezli öğretim yapmak için etkinlikleri öğrencilerle birlikte planlamalı ve uygulamalı, bununla
birlikte öğretim
sürecinde hedeflerden ve içerikten çok yöntem ve tekniklere odaklanmalıdır.
c) Pekiştirme: Bir davranışın ortaya çıkma olasılığını artıran uyarıcılara
“pekiştireç” denir.Öğrencilerin doğru ve beklenene
yakın davranışları pekiştirilir. Öğrenme sırasında,öğrencinin gösterdiği olumlu
davranıştan sonra öğretmen pekiştireç verirse (aferin, çok güzel, gülümseme,
alkış) o davranış
kalıcı olur.
d) Dönüt-Düzeltme (Geri Bildirim): Dönüt, öğrenciye yaptığı
bir davranışın sonucuile ilgili bilgi vermektir. "Düzeltme" ise yanlışların ve öğrenme eksikliklerinin giderilmesi işlemidir.
Öğretmenin
“doğru, yanlış, eksik” demesi öğrenci için dönüttür. Öğretim sürecinde dönüt
kullanmanın en önemli yönü, öğrencilere yapmış oldukları davranışların
düzeyi hakkında bilgi vermesi ve gerekli uyarı ve düzeltmelerin zamanında yapılmasıdır.
Dönüt ve düzeltme,
bir sınıftaki öğretim hizmetinin niteliğini ve öğrenme düzeyini belirleyen en önemli
öge olarak kabul edilir..
3. Öğrenme Ürünleri:
-Öğrenme düzeyini (iyi, orta, kötü)
-Öğrenme çeşidini (bilişsel, duyuşsal, psikomotor)
-Öğrenme hızını (hızlı, yavaş)
-Duyuşsal ürünleri (kendine güven, güdü)
-Bilişsel ürünleri (kavrama, analiz,
sentez, değerlendirme) kapsamaktadır.
EĞİTİMDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR YAPILANDIRMACI ÖĞRENME YAKLAŞIMI (PİAGET, VYGOTSKY, DEWEY,
GESTALT, BRUNER)
*** Yapılandırmacılıkta
öğrenme, deneyime bağlı anlam oluşturma sürecidir
ve bu süreçte öğrenci aktiftir. Anlam
oluşturan öğretmen değil, öğrencidir. Buna göre bilgi yaşantılarını anlamlı bir
duruma getirmeye çalışan ve öznel bilgiyi oluşturan yani bilgiyi
yapılandıran bireydir (öğrenci). Bu nedenle yapılandırmacılık
nesnel bilgiyi
reddeder.
*** Öğrencilerin ön bilgilerinin farkında
olmaları, çevre ile etkileşime geçmeleri, üst
düzey düşünme becerilerini geliştirmeleri
öğretmen tarafından sağlanmalıdır.Öğretmen bunun için açık uçlu sorular sormalı,
açık uçlu tartışmalar yapmalıdır.
*** Öğretmen öğrencileriyle birlikte
araştırır ve öğrenir. En önemli özelliği; bireyin
bilgiyi yapılandırmasına,
oluşturmasına, yorumlamasına ve geliştirmesine fırsat
vermesidir.
Yapılandırmacılıkta
sınıflar bilgilerin aktarıldığı bir yer değil, öğrencilerin aktif
katılımlarının sağlandığı; sorgulama, araştırmanın yapıldığı; problemin çözüldüğü
bir yerdir.
*** Sınıflarda
etkin olan öğrencidir. Öğretmen ise asla ne öğrenileceğini söylemez,
öğrenenlere bilgiye ulaşma yollarını keşfetmede yardımcı
olur.
*** Ders planları esnek olmalı, öğrenci ihtiyaçlarına göre şekillenmelidir. Konular
parçalara bölünmeden bütün
olarak ele alınmalıdır.
Program, öğrenci sorunlarına yöneliktir ve birincil
kaynaklar (somut yaşantılar ve deneyimler) üzerinden öğrenme gerçekleştirilir.
*** Bireysel farklılıklara önem verilir. Öyle ki tek
doğru yerine iki kişi aynı olaya farklı anlamlar yükleyebilir. İş
birliğine dayalı öğretim yöntemi kullanılarak öğrencilerin birbirlerinden
öğrenmeleri sağlanır. Öğrenmede çevre etkileşimi önemlidir.
*** Yapılandırmacılıkta kavram öğretimi esastır. Belirlenen kavramların kazandırılması amaçlanmaktadır. Kavramlar tematik
öğrenme yaklaşımı ile öğretilmektedir.
*** Değerlendirme, öğretim sonucuna değil de sürecine dönük olarak yapılır (portfolyo).Öğrencinin öğrenme
sürecinde ortaya koyduğu her şey değerlendirilir.
*** Yapılandırmacılık Buluş yoluyla öğrenmenin geniştirişmiş halidir.
*** Aralarındaki
fark, buluş yolunda öğrenci öğretmen yönlendirmesiyle (ipuçları,
soru-cevap) düşünerek ilke ve
genellemelere (nesnel gerçeklere) ulaşır. Yapılandırmacılıkta
ise öğrenci, öğretmen rehberliğinde deneyimler geçirir ve birincil bilgi kaynaklarıyla anlam (öznel
gerçeklerini) üretir.
*** DİPNOT-1: Yapılandırmacı öğrenme kuramı üç temel grupta ele
alınabilir. Bunlar: 1-Bilişsel yapılandırmacılık (Piaget): Öğrenme zihinsel yapıda
meydana gelen denge(özümseme, uyumsama) süreçlerinden oluşur.
Denge(Zihin)
https://t.me/pPGD30bxWIgzMzVk ÖĞRETMEN KARİYER
BASAMAKLARI
2- Sosyal yapılandırmacılık (Vygotsky): Öğrenme, çocuğun
çevre ile etkileşime geçmesiyle oluşur. Öğrenme diğer bireylerle paylaşılan
etkinlikler sırasında oluşur. Merak (Çevre)
3- Radikal Yapılandırmacılık (Von Glasersfeld): Bilginin sadece birey tarafından oluşabileceğini savunur.
PROJE TABANLI ÖĞRETİM YAKLAŞIMI
( JOHN DEWEY, KİLPATRİCK VE BRUNER)
Proje tabanlı öğretim yöntemi; bilimsel düşünmenin adımlarını öğretmek, öğrencilerin ilgilendikleri bir konuda araştırma yapmalarını, sonuçlarını bir raporla
düzenlemelerini ve sınıfta
ya da yarışmada sunmalarını amaçlar.
***
Öğrencilerin bireysel ya da grup olarak gerçek yaşam koşullarına uygun
disiplinlerarası (konular, etkinlikler, bilimsel alanlar) bağlantı
kurarak bir problem ya da senaryo üzerinde yerine getirdiği bir problem çözme etkinliğidir. Bu
etkinliğinin sonucunda öğrencilerin bir ürün
ya da performans ortaya koyması
söz konusudur.
*** Öğrencilerin bilimsel yöntem süreç becerileri geliştirilir. Gerçek yaşamda karşılaşılan
sorunlar senaryo
çerçevesinde öğrencilere verilir
ve öğrencilerin bu sorunlara çözümler
bulmaları sağlanır. Öğrenciler problemlerin çözümüne ilişkin yeni, özgün, orijinal ve sentez düzeyinde ürünler ortaya koyarlar.
*** Öğrencilere bir araştırma konusu verilir ve öğrenci
merkezli öğrenmeyi temel alan bu yaklaşımda öğrenci
ders senaryoları içerisinde üst düzey düşünme, problem çözme, yaratıcılık,
sentezleme, eleştirel düşünme gibi çalışmalar yaparak
etkin öğrenmeye ulaşır.
Bilişsel, duyuşsal, devinimsel gelişimi
destekler.
Proje tasarıları; üst düzey öğrenmeye
(problem çözme, eleştirel, yaratıcı düşünme), bilimsel yöntemi kullanmaya, günlük yaşamla ilişkilendirmeye, birden fazla konu alanı ve dersi
kapsamaya, farklı kaynaklardan araştırma yapmaya yönelik olmalıdır.
Değerlendirme: Öğretme-öğrenme
etkinlikleri ve değerlendirme, ürüne ve sürece yönelik olarak yapılır. Sergi, drama, gazete, pano vb.
hazırlanarak ürünler sunulur (Bu anlamda proje yöntemi, sergi tekniği ile birlikte çalışır.
Bilim şenlikleri, öğrenci
sergileri proje yöntemi sonucu elde edilen ürünler
ile gerçekleştirilir.).
Proje tasarımlarında bulunması gerek esaslar:
-Birden çok çözüm yolu (hipotez,
denence) barındırma
-Üst düzey zihinsel becerileri (yaratıcı, yansıtıcı düşünme vb.) geliştirmeye yönelik
olma
-Bilimsel yöntemi (araştırma sistematiğini) kullanabilme
-Günlük yaşamla ilişkili olma
-Birden fazla
dersi (disiplini) ilişkilendirme,
farklı kaynaklardan araştırma yapmayayönelme
-Bireysel ve grupla çalışmaya
uygun olma
-Yaparak ve yaşayarak öğrenme
söz konusudur.
-Öğrenci kendi artı ve eksilerinden sorumludur.
-Proje tasarısı, planlama,
araştırma, değerlendirme
faaliyetleri öğretmen ve öğrencitarafından birlikte yapılır.
Sınırlılıkları:
-Zaman -Sınırın iyi çizilmesi gerekir. Ona göre hedef belirlenir. Yoksa hedeften sapmameydana gelir. -Her zaman orijinal ürün ortaya çıkmayabilir.
NOT: Proje tabanlı bir öğretim yöntemi sonucunda mutlaka
bir iş, ürün, performans(proje) ortaya konmalıdır
PROBLEME DAYALI
ÖĞRENME YAKLAŞIMI (JOHN DEWEY)
***Probleme dayalı
öğrenme temelini J.Dewey’in “yaparak-yaşayarak öğrenme
ilkesi”nden almıştır.
Bu yöntem
çözülmesi gereken bir problemle başlar.
Bu problemin gerçek
hayatla ilgili olması,
ilgi ve merak uyandırması
ön koşuldur. Bu, öğrencinin gerçek hayattaki problemlerle daha önceden yüz yüze
gelmesini sağlar.
*** Problem çözme yöntemi, bilimsel araştırma
sürecini temele almaktadır. Öğrencilerin problem çözme
sürecinde alternatifler geliştirerek, bilimsel yöntemi
ve problem çözme
aşamalarını kullanarak öğrenmelerini sağlar.
*** Asıl
amaç mevcut problemi çözmek değil hayat boyu karşılaşılacak olan
problemlereuygun çözüm stratejileri
geliştirmektir. Burada problem araçtır. Asıl amaç belirlenen hedefe ulaşmaktır. Bu hedef, problem
çözme stratejileri geliştirmektir. Üst düzey ve karmaşık zihinselbeceriler geliştirilir. Düşünmenin en yüksek biçimidir.
.
Problem Çözme Yönteminde Kullanılan İşlem Basamakları:
1. Problemi hissetme
2. Problemi tanımlama
3. Problemle ilgili bilgilerin toplanması
4. Problemle ilgili hipotezler kurma
5. Veri toplama (problem çözümü için)
6. Hipotezleri test etme (Doğru-yanlış)
7.
Problemin çözümü
8.
Sonucu raporlaştırma
Problem çözme yönteminde
kullanılan problem durumlarında (öğrenme senaryolarında) bulunması gereken özellikler:
-
En önemli özellik:
Gerçek yaşamla ilgili
olmalı.
-
Çok yönlü düşünmeyi gerektirmeli.
- İlgi ve merak uyandırmalı.
- Probleme dayalı
öğrenme senaryoları, birden
çok çözüm yolları
içermelidir.
- Hedefe ulaştırıcı olmalıdır.
-
Öğrencinin düzeyine (zihinsel
yapısına) uygun olmalıdır.
- Öğretmen problem
üretebilmeli ve problem,
günlük yaşam ile ilgili olmalı
ve gerekli transferler yapılmalıdır.
- Üst düzey düşünmeyi, araştırma-inceleme yapmayı sağlamalıdır.
- Asıl olan problemi çözmek değil
hedefe ulaşmak olmalıdır.
- Kalabalık gruplara
değil küçük gruplara uygulanmalıdır (2-6 kişilik).
Probleme Dayalı Öğrenme
Yaklaşımının Öğrencilere Kazandırdıkları Özellikler:
- Problem çözmeyi
öğrenmek=Öğrenmeyi öğrenmektir. Çünkü kişi edindiği
bilgilerleyaşamda karşılaştığı problemleri, kendi yetenek ve bilgisini
kullanarak çözer ve böylelikle kendi kendine öğrenmiş olur.
- Yaşamla yüz yüze gelme
-Araştırma, çözüm üretme -Ekip çalışması becerileri - Bilimsel düşünmeyi öğrenme -Üst düzey düşünme becerileri
geliştirme -İletişim becerileri - İlgi ve güdülenmeyi artırma
NOT: İçeriğin ayrıntılarına fazla önem verilmez.
BEYİN TEMELLİ
ÖĞRENME (HEBB, CAİNE CAİNE)- (NÖROFİZYOLOJİK KURAM):
*** Bu yaklaşım gerçek
problemlerin çözümüyle en iyi öğrenmenin olacağını ve öğrencinin
öğrenme sürecine etkin katılımının sağlanması gerektiğini savunur. Öğretmen ise rehber rolündedir.
*** Beyin temelli öğrenme,
yapısalcı yaklaşım gibi yaparak-yaşayarak öğrenmeyi savunur.
Öğrenme 5 duyu organına hitap etmelidir, temeli budur. Böylelikle
öğrencinin dikkat ve güdülenmişlik düzeyi yüksek
tutulur.
Beyin Temelli
Öğrenmenin İlkeleri
1- Beyin paralel bir işlemcidir. İnsan beyni aynı anda birçok
işlemi yapabilir. Bu yüzden çeşitli
yöntem ve teknikler kullanılmalıdır.
2- Öğrenme fizyolojik bir olaydır. Beyin fizyolojik bir organdır. Öğrenme de nefes almak kadar doğaldır, engellenebilir ve kolaylaştırılabilir. Bireyin fizyolojisini etkileyen
her
şey beyni
de etkiler. Stres,
uykusuzluk, ilaç kullanımı beyni etkiler.
3- Beyin, parçaları ve
bütünleri aynı anda algılar. Beynin farklı olan sağ ve
sol yarımküreleri birbiriyle
etkileşim hâlinde olmalıdır. Hem tümevarım hem de tümdengelim düşünmeli.
4- Öğrenme bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir. Bilinçsiz süreçlerden de yararlanılmalı.
Tarihte bir şey öğretirken tarihi sevmesini de sağlayabiliriz.
5- En az iki farklı
türde belleğimiz vardır: Uzamsal bellek ve ezberleyerek öğrenme.
Uzamsal belleğe kaydedilenler unutulmaz. Bilgiler ezber yoluyla değil
anlamlı bir şekilde öğretilmelidir.
6- Her beyin kendine özgü düzenlenmiştir. Her bireyin öğrenme yolu farklıdır.
7- Anlamı araştırma doğuştandır. Anlama
arayışı beyin için yaşamsal bir temel ve olgudur. Merak ve
keşfetme doğuştan gelen bir
özelliktir.
8- Anlamı araştırma, örüntüleme
yoluyla olur. Örüntü, anlamlı organizasyon ve bilgilerin sınıflandırılması anlamına gelir.
Beyin karmaşık değil düzenli öğrenir.
9- Örüntü oluşturmada duygular önemlidir. Duygular ve biliş,
birbirinden ayrılmaz vebirbirini etkiler. Olumlu duygusal atmosfer
öğrenme üzerinde etkilidir.
10.Öğrenme teşvikle artar,
korkuyla azalır. Beynin korku hâlindeyken
performansı düşer ve uygun
düzeyde teşvik edilirse performansı artar.
11.Öğrenme hem odaklanmış dikkati
hem de çevresel algılamayı içerir.
HARMANLANMIŞ ÖĞRENME
TANIM: Harmanlanmış öğrenme
kısaca, öğrenme sonuçlarını ve paylaşılan programolarak öğrenme sonunda üst amaçları
gerçekleştirmek amacıyla
birden fazla paylaşım yolu kullanan bir öğretim
programıdır.
Harmanlanmış öğrenme; doğru becerilerin, doğru kişiye,
doğru zamanda kazandırılması için doğru kişisel
öğrenme şekliyle, doğru öğrenme teknolojilerinin eşleştirilmesiyle ve öğrenme
amaçlarının uygulanmasıyla en yüksek
başarıyı sağlamaya odaklanır.
Bu tanımlamada gizlenmiş prensipler şunlardır:
√ Burada paylaşma metodundan çok öğrenme amaçlarına odaklanılır.
√ Birçok
kişisel öğrenme stilleri, geniş kitlelere ulaşmak
için desteğe ihtiyaç
duyar.
√ Her birey öğrenme olayına
farklı bilgilerle katılır.
√ Birçok durumda, en etkili öğrenme
stratejisi “sadece o an ihtiyaç
duyulan şey”dir.
*** Harmanlanmış öğrenme, kelimenin tam anlamıyla etkileşimli bir deneyimdir. Öğrenciler, herbiri belirli bir öğrenme stiline uyacak şekilde tasarlanmış
çeşitli farklı içerik ortamları aracılığıyla çevrim içi pratik yaparak
çevrim dışı dersleri
pekiştirir.
*** Öğrenciler, etkileşim kurmak istedikleri içerik türünü seçebilir; öğrendiklerini uygulayabilir, eğitmenler ve diğer öğrencilerle
istedikleri zaman ve herhangi bir cihazda iletişim kurabilirler. Topluluk deneyimi,
öğrencilerin katılımını sağlar ve öğretmenleri ilerlemeleri ve daha fazla dikkat
gerektiren alanlar hakkında bilgilendirir.
*** Harmanlanmış öğrenme başka bir ifadeyle web destekli öğrenme
ile sınıftaki öğrenmenin avantajlı ve güçlü
birkaç yönlerinin
birleştirilmesidir.
*** Yeni bir
yaklaşım olan bu öğrenme, teknolojinin öğrenme-öğretme sürecinde ve insanın
hayatında vazgeçilmez olmasıyla
daha da önemli bir duruma
gelmiştir.
·
Harmanlanmış
öğrenme bileşenleri
√ Eş zamanlı (synchronous) fiziksel
biçim
√
Öğretmen liderliğinde sınıflar
ve öğretmen
√ Katılımlı laboratuvar çalışmaları ve çalıştaylar
√ Alan gezileri
Eş zamanlı (synchronous) çevrim
içi biçimler (canlı e-öğrenme):
√ e-görüşmeler/toplantılar
√
Sanal sınıflar
√ Web seminerleri ve radyo veya TV yayını
√ Koçluk (coaching)
√
Mesajla anında görüşme
Kişisel hızda farklı zamanlı
(asynhronous) biçimler:
√ Dokümanve web sayfaları
√ Web/bilgisayar destekli eğitim
modülleri
√ Değerlendirme/test ve anketler
√ Benzetişimler
√ Mesleki yardım ve elektronik performans destek sistemleri
√ Canlı olay kaydı
√ Çevrim içi öğrenme toplulukları ve tartışma forumları
YAŞAM BOYU ÖĞRENME
YAKLAŞIMI
*** Yaşam boyu öğrenme,
örgün eğitim ve yaygın eğitimin birleştirilmesidir.
*** Okul,
öğrenmeyi sağlayan tek kurum olamayacağı gibi yaşam boyu gerekli tüm bilgi ve
becerileri de kazandıramaz. Bu
nedenle öğrenme yalnızca okulda
gerçekleşmez, tüm yaşam süresince (ev, müze, kütüphane, etkinliklerde vb.) devam eder. Öğretmenlerin yanında
anne- babalar, kardeşler, arkadaşlar vb. kişiler de öğrenmeyi
etkiler.
*** Temel
ilkesi, bilinçli ve amaçlı olarak yaşam boyunca öğrenmeye devam etmektir.
*** Yaşam boyu öğrenmenin
temel amacı bireyin
öğrenmeyi öğrenmesini sağlamaktır.
*** Yaşam boyu
eğitim; bireyin kişilik alanında, sosyal ve mesleki alanda gelişimini
amaçlayan, tüm yaşam süresince devam eden çok geniş bir
kavramdır.
***
Yaşam boyu öğrenme, teknolojik gelişmeler ve bunların yol açtığı değişime uyum sağlayabilme, sürekli
olarak kendini yenileyebilme, bilgiyi üretebilme, öğrenmeyi
öğrenebilme, iş birliği
ve paylaşımı amaçlar.
Yaşam Boyu Öğrenmeye İlişkin
Yanlış Anlayışlar
·
Yaşam boyu öğrenme
sadece yetişkinleri kapsamaz.
Yaşamın tüm dönemlerinde gerçekleşir.
·
Yaşam boyu öğrenme sadece meslek, beceri kazandırmaz. Bireysel, sosyal, mesleki
vb. her alanı kapsar.
·
Yaşam boyu öğrenme
tesadüfi oluşmaz. Birey isteyerek, bilinçli,
amaçlı öğrenir.
İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME
YAKLAŞIMI (J.DEWEY)
*** Geleneksel sınıflardaki öğrencilerin yarışına ve rekabetine
son vermeyi amaçlayan ve başarıya birlikte
ulaşmayı hedefleyen bir yaklaşımdır.
*** İş birliğine dayalı öğretim, öğrencilerin ortak bir amaç
doğrultusunda küçük gruplar
hâlinde birbirinin öğrenmesine yardım ederekçalışmalarına dayalı bir
yaklaşımdır. “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” anlayışı hâkimdir.
*** Öğretmen rehberdir, yönlendiricidir. Öğretmenlerin
rolü; 2-6 kişiden oluşan heterojen grupların oluşturulması, gruplarda iş birliği ve verimin artırılmasını
sağlamak ve ürünlerin değerlendirilmesindeki
tüm aşamaları planlamaktır.Tüm üyeler grup içerisinde liderlik etkinliklerini yerine getirmek için sorumluluklarını paylaşırlar.
***İş
birliğine dayalı öğrenmeyi başarılı bir şekilde uygulamak için 6 temel ilkeye uymak
gerekir. Bunlar:
1. Olumlu bağlılık (bağımlılık): “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” anlayışı. Bireyin
başarısını gruba, grubun
başarısını bireye endeksleme.
2. Yüz yüze etkileşim: Öğrencilerin birbirlerin çalışmalarını desteklemeleri, birbirlerine yardım
etmeleridir.
3. Kişisel sorumluluk (ve bireysel değerlendirilebilirlik): Grubun her üyesi kendine düşen görevi
en iyi şekilde yerine getirmek zorundadır.
4. Sosyal beceriler: Grubun başarılı olabilmesi için kişiler arası iletişim becerilerinin yanında
diğer sosyal becerilerin de kullanılması gerekir
(liderlik, iletişim, karar verme, karşılıklı güven, uzlaşma vb.)
5. Grup sürecinin değerlendirilmesi: Bireyin ve grubun etkinlikleri değerlendirilir ve eksiler, artılar
ortaya çıkarılır. Grup çalışmalarına yön verilir.
6. Eşit başarı ilkesi: Her üyenin gruba katkısı
kendi yetenek düzeyine
göre değerlendirilmelidir. Her öğrenci eşit fırsatlara, imkânlara sahip olmalıdır.
İş Birliğine Dayalı
Öğretimin Uygulanması:
1. Takımların oluşturulması: 2-6 kişiden oluşan
heterojen gruplar
2. Isınma teknikleri: Oyun ve etkinliklerle grup üyeleri arasında
kaynaşma sağlanır.
3. Takımda konu ve görev dağılımı
yapılması: Grup içerisinde görev dağılımı
yapılır
(lider, raportör, yazıcı) ve konu alt dallara ayrılarak her öğrenciye bir konu
verilir. Paylaşılmış liderlik vardır.
4. Takım içi etkinlikler: Takım içerisinde başarı birbirine endeksli
olduğundan, performansı düşük öğrenciler için çalışmak, anlaşılmayan yerleri daha yaratıcı
yollarla anlatmaya çalışmak
gerekir.
5. Değerlendirme: Her grup üyesi birbirinin öğrenmesinden sorumlu şekilde
değerlendirilir. Bireyin başarısı, grubun başarısına dönüştürülür ve
değerlendirme ölçütlere göre öğretmen ve grupça birlikte yapılır.
****Sınırlılıkları: -Başarılı ve bireysel çalışmayı
seven öğrencilerin başarısını düşürebilir.
-Değerlendirme aşaması zordur. Grup içerisinde bireyleri ayrı ayrı
değerlendirmek güçtür. - Çalışmalar bir kişi üzerinde
kalabilir.
ÖĞRETİM İLKELERİ
1. Hedefe (Amaca) Uygunluk İlkesi: Eğitim durumları işe koşulduğu hedefe hizmet edebilmeli,onlara ulaşılabilir olmalıdır. Bu yüzden
bütün uygulamalar hedeflere ve kazanımlara uygun
olmalıdır.
2. Öğrenciye Görelik İlkesi: Çağdaş eğitim anlayışında eğitim-öğretim faaliyetlerinin öğrenciye yönelik olması gerekir.
Öğretimde temel öge öğrencidir.
Öğrencinin ilgi, gelişim özellikleri,
bireysel farklıkları dikkate alınmalıdır
3. *Bu ilke aynı yaş grubundaki
öğrencilerin farklı ilgi, zekâ ve fizyolojik özelliklere sahip olduğunu belirtir ancak aynı yaş grubundaki öğrencilerin aynı gelişim seviyesine sahip olduğunu
belirtir. Burayı karıştırmamak gerekir.
4. Öğrenci Düzeyine Uygunluk İlkesi: Öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyi dikkate alınmalıdır.
5. Hayatilik İlkesi (Yaşama Yakınlık, İşe vurukluk): Eğitim-öğretimin en önemli amacı bireyi hayata hazırlamasıdır. Okul,
hayatın bir parçası olmalıdır. Ders konuları, sorunlar, araç gereçler,
örnekler yakın çevreden
yani hayattan alınmalıdır.Öğretim süreci içerisinde kazandırılan davranışların gerçek hayatta
kullanılabilir olması ve gerçek
hayatı kolaylaştırıcı nitelikte
olmasını vurgular. Yaşamdakini sınıfa
aktarıyorsak: Hayatilik
6. Transfer İlkesi: Öğrenci derste öğrendiğini farklı durumlara ve günlük hayata aktarabilmelidir.Sınıftakini hayata aktarmalıdır. Sınıftakini yaşama
aktarıyorsak: transfer
7. Yaparak Yaşayarak Öğrenme (Uygulanabilirlik, Aktivite): Bu ilke öğretimde öğrencinin aktif olması, bizzat kendisinin etkin olması gerektiğini ifade
eder. Öğrenci eğitim sürecine ne
kadar fazla katılır, süreçte ne kadar etkin olursa o kadar başarılı olur.
Yaparak ve yaşayarak öğrenme, eğitimde ezberciliği ortadan
kaldırır; kalıcı ve etkili öğrenme sağlar.
*** Bu
ilke, öğrencinin etkin hâle
dönüştürülmesini ve bu sayede kalıcı öğrenmeyi sağlamaktadır.
8. Ekonomiklik İlkesi: Öğretim hedeflerinin en kısa sürede, en az emek ve maliyetleen
verimli şekilde verilmesidir. Bunun
için öğretim süreci iyi planlanmalı, kullanılan araç gereç ve materyaller amaca uygun kullanılmalıdır..
9. Aktüalite (Güncellik) İlkesi: Çocuğun hayatın gerçekleriyle karşı karşıya gelmelerini ve yakın çevre,
ülke ve dünyada gelişen son olaylara
karşı ilgi duymalarını sağlamak için ders konularıyla aktüel (güncel) olay ve sorunlar arasında ilişki kurulmalıdır.
10. Açıklık (Ayanilik) İlkesi: Açıklık iki anlamda kullanılmaktadır. 1. Öğretmenin
kullandığı dilin açık ve anlaşılır
olmasıdır. 2. Öğrenmede birden çok duyu organına hitap edebilmektir. Öğrencinin dersi anlaması, öncelikle
konuşulan dilin anlaşılır
olmasına bağlıdır.Aynı zamanda
öğrenmede ne kadar
çok duyu organı
işe koşulursa o kadar etkili
ve tam öğrenme sağlanabilir
11.Somuttan Soyuta İlkesi: Bireyin zihinsel gelişimi somuttan soyuta doğru
olmaktadır. Somut kavramlar
soyut kavramlara göre daha anlaşır
kavramlardır. Bu yüzden
öncesomut kavramlar daha sonra
soyut kavramlar öğretilmelidir.
Özellikle ilköğretim birinci kademede
uygulanır.
12.Bilinenden Bilinmeyene
İlkesi: Yeni öğretilecek bilginin,
becerinin önceden öğrenilenden hareket ederek öğretilmesini öngörür. Böylece öğrenme
kolaylaşmakta ve yeni öğrenilecek bilgi önceki
bilgilerle ilişkilendirilerek anlamlı
hâle getirilmektedir. Öğretmen
derse bir önceki
derste işlediği konularla ilgili soru sorarak
ya da o konuyu tekrar
ederek başlarsa bu ilkeyle hareket etmiştir.
13. Yakından Uzağa İlkesi: Bu ilkede öğrenmeye yakın çevreden başlanır.
Konularlailgili örnekler yakın
çevreden verilir. Çünkü çocuk yakın
çevreyle daha ilgilidir. Daha sonra uzak
örneklere doğru hareket
edilir.
14. Basitten Karmaşığa İlkesi:
Öğretmen tarafından konular verilirken önce basit konulara
ve kavramlara yer verilmesi
ve zaman içinde giderek zor ve karmaşık konulara geçilmesi esasına
dayanır.
15. Bütünlük İlkesi: Çocuğun bedensel, duygusal, ruhsal ve sosyal; bütün yönleriylebir bütün olarak
ele alınıp tüm yönleriyle dengeli
bir biçimde geliştirilmesine dayanır. Ayrıca konuların da bütünlük içinde öğretilmesi
yani derslerin disiplinlerarası yaklaşım ve geniş alan yaklaşımıyla işlenmesi
gerekmektedir.
16. Anlamlılık: Öğrenciler öğrenmeye güdülendiğinde öğrenmeler daha etkili olur. Bunun için öğrenme
konularının ne zaman, ne şekilde, ne işe yarayacağı veönemi açıklanır. Böylece öğrencilerde öğrenmeye yönelik
beklenti ve istek oluşur.
17. Tümdengelim: Bir öğrenme konusu önce genel ve ortak özellikleri, sonra da özel ve ayrıntı
özellikleri ile verilir.
18. Sosyallik İlkesi: Öğretim ilkeleri konusunun son ilkesi olan sosyallik, öğretim sürecinde insanların sosyalleşmesini ve topluma
uyum sağlamasını vurgulamaktadır.
https://t.me/pPGD30bxWIgzMzVk ÖĞRETMEN KARİYER
BASAMAKLARI
15
https://t.me/pPGD30bxWIgzMzVk ÖĞRETMEN KARİYER
BASAMAKLARI